11 Kasım 2009 Çarşamba

kitap fuarına yolculuk vol.2

-“cezmi ersöz olm” diye cevapladı arkadaşım. şaşırdım.

-“hassiktir. harbi mi lan?” diye sordum.

-“evet abi. herif oturmuş , kitap imzaliyor” diye yanıtladı. deli gibi gülmeye başladık. sonra ben ;

-“olm şimdi gidip birer kitap alsak. sonra imza sırasına girsek. sıra bize geldiğinde de "cezmi abi bırak şimdi bu aşk , meşk ayaklarını da ; bu ayaklara yatıp hatunları nasıl lüleden kokladığını anlat bize" desek. amma geyik olur varya” dedim arkadaşıma

-“offf. olm varya rezalet çıkar , olay çıkar şerefsizim. yapalım mı lan?” diye sordu. güldüm ve

-“salla abi hiç olay çıkartacak havamda değilim. kafalar hafiften iyi olsaydı yapardık ama” dedim. ve tekrar gülmeye başladık. standların arasında dolaşıp deli gibi gülüyorduk. sustuğumuz da

-“olm bende küçük iskender’i gördüm lan” dedim arkadaşıma.

-“sen tanıyor musun abi o herifi” diye sordu

-“yok lan. bi ben tanışmadım bizim tayfadan” dedim. biraz duraksadım ve

-“olm , küçük iskender’i  görünce bizim imam aklıma geldi lan” dedim.

-“ne imam’ı lan? imam nerden çıktı? ne alakası var olm?” diye sordu arkadaşım.

-“olm bizim imam hatip lisesi mezunu olan bi arkadaş vardı. imam derdik ona. o herif takılırdı küçük iskender’in evine. bi giderdi , bir ay filan takılırdı orda.” dedim.

-“ne yapıyordu ki abi orda ?” diye sordu merakla.

-“ büyük ihtimal , küçük iskender’in yanında ki hatunlara iş atmak için takılıyordu. ya da küçük iskender’i düzmek için. ya da küçük iskender’e kendini düzdürmek için. hepsi mümkün. hepsi olabilir.” dedim. arkadaşım gülmeye başladı. daha sonra da ;

-“sen okudun mu moruk küçük iskender’in kitaplarını?” diye sordu.

-“bir kitabını okumaya çalıştım. yarısına geldiğim de aldığım kişiye iadet ettim.” dedim. bunun üzerine ;

-“niye lan? kötü müydü?” diye sordu arkadaşım.

-“kötü değildi abi. ağlaktı. yazdığı sözler sertti. fakat o sert sözlerin altında hep bir ağlaklık vardı. yani ağlak bir şiir kitabı ne kadar iyi olabilirse o kadar iyiydi. bana göre değil. sende bilirsin ki , ağlaklığı sevmem. hele hele şiir de hiç sevmem. ben yazıyı gözyaşları ile değil , kanları ile yazan adamları severim. ibne yazarlar ve şairler de bu alanda pek iyi değiller maalesef. ” dedim.

amaçsızca dolaşıyor , sağdan soldan laflıyorduk. her sene olduğu gibi bu sene de fuar da sakallı komünist sayısı oldukça fazlaydı. işin komik yanı , arkadaşım da koyu bir komünist olmasıydı. hemde en ıslah olmazlardan…

-“hacım yine kapmışsınız her köşeyi” diye takıldım  arkadaşıma.

-“kapmışsınız derken?” diye sordu manalı bir biçimde.

-“siz abi işte. komünistler. kim olacak ki başka” dedim.

-“hacım başlamayalım gene” dedi.

-“başlasak  nolur lan ? bırak olm bu işleri artık. bırak.” dedim

-“ ben bu olayı benimsemişim bir kere. neden bırakayım?” diye sordu.

-“abi , insanoğlu binlerce yıl düşündü. sistemler yarattı , fikirler yarattı da ne oldu ? hala dünya’ya ilk adım attığımız günkü gibi ; güçlü olan , zayıf olanı sikmiyor mu ? sikiyor. o zaman bende sana soruyorum ? insanoğlu düşündü de ne oldu olm ?” dedim.

-“neden abi feodal toplumdan , sanayii toplumuna geçiş olmadı mı? derebeylik yıkılmadı mı? yıkıldı. demek ki bu sistem de değişebilir. yanlış düşünüosun bence” diye yanıtladı.

-“olm komünizm olsa ne değişecek ki ? siz asıl sorunu görmüyosunuz abi. sorun ; o sistem de ya da bu sistem de değil. asıl sorun “sistem” kavramının kendisinde. siz bunu göremiyosunuz. çünkü insan’ı makine gibi algılıyorsunuz. imkanları eşitlediğimiz anda insanoğlu refah’a ericek , mutlu olacak diyorsunuz. olmayacak abi. çünkü birey yine istediği yere gidemeyecek , yine istediği zaman yatıp , istediği zaman kalkamayacak. mutlu olmayacak. temel sorun kurallar ve yasaklar. bunu görün artık mk. görün.” dedim.

-“bizim amacımız eşit bir dünya yaratmak. biz eşit bir dünya yarattıktan sonra , isteyen mutlu olsun , isteyen olmasın ; pek te sikimizde değil açıkçası” dedi.

-“eşitlik te sikinizde değil ki abi sizin. zenginlerin imkan ve de ayrıcalıklarını kıskanıyorsunuz. onlar yapıyor biz neden yapamayalım diyorsunuz. esasen eşitlik filan sikinizde değil. feminizm ne kadar saçmaysa , komünizm de o kadar saçma işte mk” dedim.

-“ ne alakası var olm ya?” dedi

-“çok alakası var abi. feministler de sizin gibi yalandan eşit haklar filan diye bağırıyorlar. bi kere dünya üzerinde kukusu olan hiçbir canlı eşitlik değil ,  ayrıcalık ister. isteyen kadın da , emin ol ; iki eliyle bir siki doğrulatamayan kadındır. sizin gibi. siz de iki elinizle bir siki doğrulatamadığınız için ötüyorsunuz.” dedim.

-“bırak olm bu lafları ya. anca böyle sikim sikim örnekler verirsin. başka da bi sikim yapmazsın zaten” dedi. gülmeye başladım.

-“siktir et olm. koy götüne hepsinin” dedim. gülmeye devam ettim. arkadaşım sinirlenmişti. susuyorduk ve anlamsızca kitaplara bakıyorduk. bir yayınevinin standına ilgisizce bakıyorduk ki , gözüm bir kitaba ilişti. henry miiler’ın oğlak dönencesi kitabı. bende olmayan kitaplardan. kitabı elime aldım ve arka kapağında ki yazıyı okumaya başladım. sonra da arkadaşıma dönüp ;

-“hacım okudun mu hiç henry miller ?” diye sordum.

-“okumadım abi.” diye cevapladı.

-“çok şey kaçırmışsın. sert yazardır miller” dedim.

-“sen okuduğuna göre , sert olduğu kesin.” dedi. güldüm. o esna da aklıma bir şey geldi ve arkadaşıma ;

-“hacım bir kız arkadaşım var. 13 yaşında henry miller’ın seksus isimli kitabını okumuş. bunu bana söylediğinde şok olmuştum. o geldi lan şimdi aklıma” dedim.

-“niye ki ? neyle alakalı o kitap?” diye sordu

-“hard sikiş ile alakalı. pisliğin , tükenmenin kitabıdır abi seksus. herkes okuyamaz. ve düşün , hatun bunu 13 yaşında okumuş” dedim.

-“vay anasını. sonra ne olmuş lan kafayı kırmamış mı hatun ?” diye sordu.

-“kırmış olm. kırmaz mı?” dedim

-“ e o yaşta kırar tabii. nerden bulmuş ki kitabı?” diye sordu

-“dedesinin kitaplığında duruyormuş kitap. bu da rastgele bir kitap seçip okuyayım diye elini salıyor , onca kitabın arasından da gele gele seksus geliyor. okumaya başlayınca da kafalar karışıyor tabii. 13 yaşında , vajinasının üstünde çıkan şeylerin ismi henüz kıl değil tüy olan bir çocuğun ; bohem hayatı tüm çıplaklığı ve pisliğiyle okuduğunu düşünsene” dedim.

-“of. çok fena be abi.”

-“fena tabii. ama bizim ki bu şok ile yetiniyor mu ? yetinmiyor. gidiyor 15 yaşında da niçe’nin zerdüşt’ünü okuyor. oluyor sana deli.” dedim ve gülmeye başladım.

-“peki bu hatun şu anda normal bir insan gibi hayatını devam ettirebiliyor mu?” diye , alaylı bir şekilde sordu arkadaşım.

-“tam olarak ettiremese de , en azından deniyor. çok iyi hatundur ama. bayaa severim yani. muhabbeti filan bombadır. bununla bir oturduk mu masaya ana-avrat düz gideriz valla.” dedim.

-“iyiymiş valla” dedi.

-“iyidir abi. dur lan tanıştırayım seni onunla.”dedim.

-“tanıştır abi. olur.” dedi.

-“yanlışını görürse , aliş’i siktiği gibi seni de siker ama ona göre” dedim ve gülmeye başladım.

-“aliş kim lan?” diye sordu arkadaşım.

-“sen bilmiyorsun tabii.” dedim ve anlatmaya başladım.

-“şimdi abi bu hatun bi yerde çalışıyor. çalıştığı yerde de ali diye bi eleman varmış. bu eleman bizim hatun’a yazılmaya başlamış. sonra bizim ki de çocuktan hoşlanmış ve çocuktan bir hareket bekler olmuş. ama çocuk bir türlü o konuya gelmiyormuş. bir gün bizim hatun da kafayı kırıp almış çocuğu karşısına konuşmuş. velhasıl çocuk da buna , ıssız adam tripleri yapmış. benden sevgili olmaz filan gibisinden. bizim hatun da bi siktir git demiş buna tabii haliyle. sonra bu olayı bana anlattı. bende , çocuk belki fufu’dur , git sor diye diye günlerce bunun kafasını şişirdim. sonra bunlar birgün iş yerinde birbirlerine girmişler. bizim hatun da çocuğa ; ali fufu musun sen diye harbi harbi sormuş.” dedim. kahkalarla gülmeye başladık. sustuğumuz da

-“peki aliş ismi nerden çıktı olm?” diye sordu arkadaşım.

-“daha ibnemsi bir isim olması için , ali’nin sonuna , ş harfini ben ekledim” dedim. tekrar gülmeye başladık.

standın önünden ayrılmadan önce henry miller’ın oğlak dönencesi kitabını satın aldım. sonra biraz daha dolaştık ve çıktık fuardan.

3 yorum:

inhibiteur dedi ki...

her şeyi geç, beni en fazla etkileyen tümce "Henry Miller'ın Oğlak Dönencesi kitabını aldım." oldu.

inhibiteur dedi ki...

ahahahahahahjahahahah off yaa. seksus, zerdüşt ve fufular. Bir hayatın kararması için genç yaşta yapılabilecek nadide işler ve olaylar.
Edebiyat bazen kötü bir şeydir.

Fuck What You Say dedi ki...

edebiyat çoğu zaman kötü bişeydir.