2 Ağustos 2009 Pazar

gereksiz

yıllardır merak ettiğim birşey vardı. üniversiteler de okuyan solcu öğrenciler neden meydanlara çıkıyor ? neden bağıra bağıra sloganlar atıyorlar ? neden boşu boşuna dayak yiyorlar ? hayır , neden yani ?

sonuçta onlar da en az benim kadar iyi biliyorlar. çalışan , üreten kesim ayaklanmadığı sürece dikkate alınmayacaklarını. peki bunları bile bile hala neden eylemden eyleme koşturuyorlar?

sebebi çok basit. gaz çıkarıp rahatlıyorlar. okuldan mezun olup iş hayatına atılınca da herşeyi unutuyorlar. hiç durmayan makinenin dişlileri arasında ne yazık ki yitip gidiyorlar. şimdi ordan biri atlayıp “ne dion lan sen” dese bile ; bende , o da söylediğimin gerçek olduğunu biliyoruz.

iş hayatında çok karşılaşıyor insan eski solcularla. genelde birçoğu mevki sahibi oluyor ilerliyen yıllarda. özel sektörde de mevkii sahibi olmanın yöntemleri bellidir. bu yöntemlerin arasında da “çok çalışmak” kavramı yoktur. farklı bir takım kavramlar vardır. iş hayatına atıldığında herkes kendini düşünür. bir şekilde yaşamak ve barınmak istiyorsa böyle yapmak zorundadır da.

bir iş yerinde herkes kendi çıkarını düşününce de haliyle birlikte hareket etmek zorlaşıyor. hatta imkansızlaşıyor. bir fabrika da işçinin gerçek düşmanı patron değildir. müdürlerdir , şeflerdir ve ustabaşılardır. bu mevkide olan insanlara bir takım roller verilir. bunlar da bellidir : ispiyonculuk , ayak kaydırma , yalancılık , yalakalık vs.

müdürlerin , şeflerin ve ustabaşıların görevi , çalışanın hakkını değil ; şirketin hakkını korumaktır. ve bu yol da her yöntem mübahdır. işçiler haliyle sıkıntılarını bu adamlara anlatır. çünkü şirket , sözde bu adamları işçilerle işveren arasında köprü kurmak için atamıştır. bu tamamen yalandır. bu heriflerin görevi işçilerin sıkıntılarını tespit edip bu sıkıntıları şirketin lehine nasıl kullanılacağını bulmaktır.

hal böyle olunca işçi orta da sıkışıp kalır. zaten işsizlik kapıdadır. iyisimi ses çıkarmamalıdır. çalışmalıdır. evet bu çok büyük bir açmazdır. şu anda bu açmazı yıkmak hemen hemen imkansızdır. 2000-3000 kişinin meydanlara çıkıp bağırmasıyla olacak iş değildir.

şimdi yine ordan birisi atlayabilir “peki nasıl çözülür bu açmaz” diyerekten. normaldir. şaşırmam.

bunun cevabı basittir ve tektir. insanoğluna “açlık” gereklidir. gerçek anlamda açlığı , sefaleti dünya nüfusu’nun %80 ‘ i yaşamalıdır ki ; dünya ya kaos hakim olsun. kaos şarttır. sistem o kadar iyi düzenlenmiştir ki ; bu düzeni düzenli bir biçimde yıkmak günümüz de hemen hemen imkansızdır. bunu ancak kaos’un içinde bulundurduğu dinamik yapabilir.

kısacası meydanlara çıkmak , slogan atmak filan artık anlamsızdır. gereksizdir. çünkü bir faydası yoktur. bazı şeylerin değişmesi için bir dalga gereklidir. ve bu dalgayı günümüz de sadece “açlık” başlatabilir. açlık önemlidir. çünkü aç kalan insan ilk önce kendi inançlarını yiyecektir. ve bunların yerine yeni inançlar dikecektir !

Hiç yorum yok: